Wednesday 24 October 2012

Üzücü bir gün - A sad day

Kampar, Riau, 2008

Dün, iyi bir arkadaşım öldü.
Biz birlikte çalışmış.
Yüzlerce insan, onun ölümünün yasını.
O çevre için hayatını adamıştır.
O üç çocuk babasıdır. Ben ailesi için dua ediyorum.
Elveda, Hapsoro.

--


Yesterday, a good friend of mine died. We worked together once a few years back.
Hundreds of people, mourn his death. He has dedicated his life for the environment.
He is survived by three children. I pray for his family.
Farewell, Hapsoro.



Thursday 23 August 2012

Ramazan Bayramın mübarek olsun! - Eid Mubarak!

Hepinize Mutlu bayram diliyorum. Ben size arkadaş ve aileleri ile büyük bir zaman vardı umuyoruz.

--

I wish all of you a Happy Eid. I hope you had a great time with your friends and families.

:) 

Wednesday 4 July 2012

Hoşgeldin, Ya Ramazan! -- Welcome, Ramadan!

İki hafta sonra, Ramazan ayı başlayacak. Bu gece, Müslümanlar dua edecekler ve oruç ayı Ramazan için hazır olacaklar. Ramazan Müslümanların kutsal ayıdır. Hoşgeldin, Ya Ramazan!

Corrections: Elif D.

--

In two week's time we will enter the month of Ramadan. Tonight, Muslims will say prayers and get ready for Ramadan, the fasting month. Ramadan is a holy month for Muslims. Welcome, Ya Ramadan!

Saturday 30 June 2012

Buharda Muffins -- Steamed Muffins


Şuan hafta sonu. Haydi mutfakta deney yapalım. Bugün buharda kek yapacağım. Bu kek "Bolu Kukus" olarak adlandırılır. Bu keki yapmak çok kolaydır. Bu kek için ihtiyacımız olan malzemeler: 

Malzemeler:

300gr normal un
50gr kakao tozu
300ml süt
200gr şeker
2 yumurta
1 kahve kaşığı kabartma tozu


Yapılışı:

Un, kakao ve kabartma tozunu karıştırın. Kenara koyun. Süt, şeker ve yumurtayı iyice eriyene kadar çırpın. Kuru malzemeleri, sıvı malzemelerin içine dökün ve iyice karıştırın. Muffin kaplarının içine kağıt kek kalıplarını koyun. Karışımı kaşıkla kalıplara koyun. Bunları 20 dakika buharda pişirin. İyi sonuç almak için buhar makinesini sıkıca kapatın.

Tadını çıkarın :)

Corrections: Elif D.
--

It's the weekend. Let's experiment in the kitchen. Today I am going to make steamed cakes. It is called "Bolu Kukus". It is very easy to make.  Here is what you need:

Ingredients:
300gr regular flour
50gr cocoa powder
300ml milk
200gr sugar
2 eggs
1 tsp baking powder

How to make:
Mix the flour, cocoa powder and baking powder. Set aside.
Mix milk, sugar and eggs until all are dissolved well.
Pour the liquid ingredients to the dry ingredients and mix well.
Line muffin cups with paper cups. Scoop the mix in the cups.
Steam it for 20 minutes. Seal the steamer to get good results.
Enjoy :)

Thursday 28 June 2012

Sağlıklı ve Lezzetli Ekmek -- Healthy and Tasty Bread


Bu beyaz ekmek hakkında CNNTurk bir makale.

This is an article from CNNTurk about white bread. Starting July 1st, the standard Turkish white bread will be lighter and contains less salt.

Beyaz ekmeğe veda 
Türkiye 1 Temmuz'da beyaz ekmeklere veda edecek. Kepek oranı fazla, tuz oranı ise daha az olan kepekli ekmekler, beyaz ekmeğin yerini alacak.
Sofraların vazgeçilmezi ekmeğe yeni standart geliyor. 1 Temmuz'dan itibaren fırınlar ekmeğin gramajını düşürecek, tuz oranını azaltacak ve un tipini değiştirecek.  
Artık, alışkın olduğumuz beyaz ekmeği raflarda bulmak imkansız olacak. Ekmeğin gramajı 300 gramdan 250 grama inecek. 
Tuz oranı ise 1,8 gramdan 1,5 grama düşürülecek. Ekmek, beyaz un yerine kepekli karışımdan üretilecek.
Yeni nesil ekmekler obeziteden hipertansiyon ve kalp krizine kadar birçok sağlık sorununa ilaç olacak. Yeni uygulama ile birlikte denetimler artırılacak, ekmeğin satış sürecinde hijyen kuralları da takibe alınacak.  
Beyaz ekmek satan fırınlara ağır cezalar yolda.
Her hafta ben kendime ekmek yaparım ve bazı arkadaşlarıma satarım. Ekmek burada temel gıda değildir, bu nedenle kaliteli ekmek bulmak kolay değildir.

Ekmek yapmak keyiflidir ve bu ekmeğin (evde yapılan ekmeğin) tadı  dükkanlarda satılanlardan çok daha lezzetlidir.



Corrections: Elif D.
--

Everyweek I make my own bread and sell it to some friends. The bread is 50% wholewheat and contains very little salt.

Bread is not the staple food here, so quality bread is not easy to find.

Making bread is enjoyable and the bread tastes much better than the ones sold in the shops.


Monday 25 June 2012

Nazar boncuğu - Blue beads

Evimde nazar boncuk - Blue bead on my gate 
Ben bu hafta evimi boyadım.
Evimi mavi boyadım.
Niçin evimin önüne bir nazar bonucuğu boyamayayım diye düşündüm. 


Ben boncuğun mistik gücüne inanmıyorum. Ama komşularım bunun ne olduğunu anlamayacaklar, bu benim gizli bir sırrım olacak ve bana Türkiye'yi hatırlatacak :)



Corrections: Elif D., Fulya
--

This week I painted my house. I paint my house blue.
I thought, why don't I paint a nazar boncuk in front of my house.

I don't  believe in the mystical powers of the bead. But my neighbours will not understand what it is, it will be my little secret and a reminder of Turkey :)

Friday 22 June 2012

Meyvelerin Kralı - The King of Fruits

Durian, the king of fruits - meyvelerin kralı
Durianı daha önce hiç duymuş muydunuz? Bu meyve Güneydoğu Asya'da yetişir.

Onun kabuğunda dikenler vardır. Ama  içi  tatlı, ipeksi ve yumuşaktır.

Durianın güçlü bir kokusu vardır. Bazı insanlar onu sever,  bazı insanlar ise nefret eder,
Bugün, bir uçuş Durian nedeni ile ertelendi. Yolcular uçaktan inmek istediler.



Doğru olan şudur ki; Durian meyvelerin kralıdır.



Corrections: Elif D.

--

Have you ever heard of durian? This is a fruit grown in Southeast Asia.

It has thorn-covered skin. But the inside is sweet, silky and soft.

Durian has a strong smell. Some people love it, some hate it.

Today, a flight was delayed because of a durian. Passengers wanted to get off the plane.

The true fact is, durian is the king of fruits.



Thursday 14 June 2012

Yavaş ilerleme -- Slow progress

kelimeler öğrenme - learning words
Şuan, benim hergün çalışacağıma dair verdiğim sözü tutmam çok zor. Bu hızla devam ettiğim sürece, bu dile hakim çok uzun sürecek. Yardıma ihtiyacım var.

Ancak, ben her gün cep telefonumdan haberleri okuyarak yeni kelimeler öğreniyorum.  Yavaş,  ilerleyen, ancak çok yavaş.



Corrections: Elif D., Fulya
--


At the moment, it is difficult to keep my promise to study everyday.

At this pace, it will take very long to master the language. I need help. 

However, I do learn new words everyday by reading news on my mobile phone. Slow, progressing, but very slow. 

Friday 25 May 2012

Sokak satıcıları -- Street sellers

Istanbul, 6 May 2012 -- Naylo! Plastic street seller roaming
the streets of Istanbul


İstanbul'da bir çok sokak satıcısı var. Onların turistik merkezlerin caddelerinde dolaşıyor olması şaşırtıcı. İlk başta, plastik satıcıyı görmek beni güldürdü.  Jakarta'da da caddeler üzerinde böyle satıcılar var.
Heryerde ekmek, çay, kahve ve diğer şeyleri satan seyyar satıcılar var.



Corrections: Elif D.

--
Istanbul, 4 May 2012 -- Shoe shine man waiting for customers in the
boulevard between the Blue Mosque and Aya Sofya. 
There are many street sellers in Istanbul. It is surprising that they roam the streets in tourist centres. The first sight of the plastic seller made me laugh. We have the same seller on the streets of Jakarta. 

There are hawkers everywhere, offering bread, tea, coffee and other things for sale. 

Thursday 24 May 2012

Yiyecek, şanlı yiyecek -- Food, glorious food

Istanbul, 5 May 2012 - Many restaurants offer puffy bread along with
any dish you order. 
Yiyecek Türkiye'deki ana konumlar biridir. Köfte insanların aradığı ana yemektir. Sultanahmet'te tarihi bir köftesi restoran var.

Fakat artık et yemiyorum. Yani köfte bir seçenek değildir. Yemek vejetaryen seçenekleri bol vardır.

Ben farklı yerlerde hergün içinde yemeye çalıştı.

Türkiye'de seyahat zaman, bir lezzet yolculuğuna hazırlanacak olan.


--
Rice with a selection of fried vegetables.

Food is one of the main attractions in Turkey. Kofte (a type of meatball) is the main dish that people seek. There is a historic kofte restaurant in Sultanahmet.

However, I don't eat meat anymore. So kofte is not an option. There are plenty of vegetarian options to eat. I tried to eat in different places everyday.

Whenever you travel to Turkey, be prepared for a culinary journey.



İletişim -- Communicating

Üsküdar, Istanbul/May 9, 2012 - Yön için sorma/
Asking for directions (photo: Shea McJagger)
In the first few days in Turkey I tried to open my ears on how Turkish people talk. After training for about seven months will I be able to use what I've learned to communicate? Even though, in Istanbul you can survive with speaking only English.

Knowing a few words has it's advantages though... especially in ordering food, bargaining and up to a point asking for directions.

Although I have mastered quite a bit of vocabulary, building sentences is a different matter all together and understanding native speakers talk is not easy. Turkish people speak very fast and with relatively flat tone.

The people I tried to communicate with was being so kind by tolerating my one-word sentences. I mostly get by using a lot of gestures, basic expressions such as "tuvalet nerede?" when asking for the toilet; "teşekkürler" when saying thanks.

Small talks when meeting people... "Nasılsın?"...How are you? ...and responding "İyiyim, teşekkürler" ...I am well, thank you. "Yardım bana biraz"... Help me a bit... People will also ask where I am from... maybe its something like "Nerelisin?" and I will answer "Endonezya'da"... I am surprised at how many people actually know where Indonesia is!

The guys at the hostel reception was very helpful in teaching me some more expressions... "Her yolunda?" means something like "How's it going?" literally meaning "Everything going on track?" and the answer can be "Yolunda"... or when things are going very well: "Süper gidiyor herşey!"

Being brave in asking questions means you have to get ready to receive an answer! Bargaining is quite straight forward... "Kaç para?" or "Ne kadar?" when asking for price... I can count so usually getting an answer is no problem... but when it comes to asking for directions, ehm.. that's a different story...

In Üsküdar, we got lost and strolled into a residential area... I did bring a map and yes... I did have a GPS with me... but sort of didn't mind getting lost :) ...so we came across a small shop where I stopped to buy a sandwich. Afterwards I asked him the direction to the Çinili Hamam. He hesitated a bit (oh oh not a good sign... it will be very far and complicated... and yes... it was...) ...he started to give directions... go right, then straight ....bla bla bla... I said I don't understand but it seems that he didn't believe me... he said you know the word for 'olive' (...I wanted to say I am asking for directions and my olives can't give me directions!) ... so he went on with his long and complicated explanation, and I just put on a serious face as if I understand and quickly get out of there ...he he...

We never made it to the Çinili Hamam... as soon as we came out to the main street, we took a dolmuş (shared taxi) to Kadıköy and took a ferry back to Eminönü...


Wednesday 23 May 2012

Sev, aşk -- Love :)

Ben Türkçe sevgi dolu bazı terimler listelemek çalışıyorum ... Bu yazı için birkaç kez katacak ...

I am trying to list some terms of endearment in Turkish... I will add to this post a few times...

--

The following is borrowed from WordReference.com:

tatlım

Translation: sweetheart [Litteral translation: my sweet]

usage: M/F: gender doesn't matter.
--------------------------------------
bir tanem

(Pronunced without the "r" --> bi tanem)

Translation: Sweetheart/darling [Litteral Translation: My only one]

usage: M/F: gender doesn't matter
--------------------------------------
kuzum

Translation: sweetheart/darling [Litteral Translation: My lamb]

usage: M/F: gender doesn't matter.
--------------------------------------
aşkım

Translation: my love [Litteral Translation: my love]

usage: M/F: gender doesn't matter.
--------------------------------------
sevgilim

Translation: darling [Litteral Translation: my lover]

usage: M/F: gender doesn't matter
--------------------------------------
güzelim
Translation: my love / darling [Litteral translation: my beauty/my beautiful]

usage: Men use it for women.




Monday 21 May 2012

Siftah - First Sale

Istanbul, 4 May 2012 -- a souvenir seller at Yerebatan Caddesi with his
cat, Fıstık (literally meaning 'pistachio' but used as a name for pets,
cute things or dear ones . 
Bir sabah çevresinde gitti ve ben hediye hatıra gördüm. Ben bunun için ödenen zaman, satıcı para aldı ve çenesine salladı ve "siftah" dedi.

Ne demek istediğini sordum. Batılılar için yabancı bir kavram olabilir, ama için biz Endonezya aynı kavram var. Biz bunu 'panglaris' diyoruz.

İlk satış veya ilk müşterisi genellikle iyi şans getirecek kabul edilir. Yani satıcı bir satış kilitlemek için ellerinden geleni yapardı. Bazen şansınız yaver olmak ve indirimli şeyler alabilirsiniz.

--

One morning I went around and saw some souvenir that I love. When I paid for it, the seller took the money and waved it to his chin and said "siftah".

I asked him what it means. For westerners it may be a foreign concept, but we have the same concept in Indonesia. We call it 'panglaris'.

First sale or first customer is usually considered to bring good luck. So the seller would do their best to lock in a sale. Sometimes you can be lucky and get things at a discount.

Mavi boncuk dağıtmak -- To disperse blue beads

İşte ünlü Molla Nasreddin Hoca'nın bilinen bir anekdot çekilmiyor bir ifadesidir. Hoca, eşlerinden her aslında onlara gizlice boncuk verme ve herhangi bir şüphe yükseltmeden sonra bu ifadeyi kullanarak bunları iyi seviyor inanmak için kullandılar. :) 


Mavi Boncuk

Nasreddin Hoca'nin iki karısı varmış. Aralarında kıskançlık, geçimsizlik baş gösterince, her ikisine de birbirinden gizli birer mavi boncuk vermiş. Verirken de "Sakın bu boncuğu kimseye gösterme demiş."

Bir gün Hoca'nin eşleri yine tartışmışlar. Sonra da Hoca'yı sıkıştırmışlar,
- Söyle bakalım, hangimizi çok seviyorsun?
- Mavi boncuklu gönlümün sultandır, demiş Hoca. İkinizi de çok seviyorum.

Hanımları içlerinden "Hoca beni daha çok seviyor" diyerekten gülümseyerek işlerine dönmüşler.



--


Here is an expression I picked up from a known anecdote from the famous Mullah Nasreddin Hodja. "mavi boncuk dağıtmak" literally means to "disperse blue beads". The Hodja used it to make each of his wives believe that he loves them best by actually giving the beads secretly to them and using this expression later without raising any suspicion. :)  
The literal translation 'dispersing blue beads' does not translate well into other languages... 


This expression is still used now but it has more of a negative connotation; for example treating every individual as if we they are the only special person.  


[translation below is borrowed from the WordReference.com forum:]


The one who has the blue bead

Nasreddin Hodja has two wives. They don’t get on well together and they are jealous of each other. Hodja secretly gives both of them a blue bead and speaks to each one in private:
- “Don’t show this bead to your fellow-wife!”
One day his wives argue with each other again and force Hodja to tell the truth:
- “Tell us quickly! Which of us do you love more?”
- “The one who has the blue bead is the queen of my heart. I love both of you very much,” says Hodja.
- “Hodja loves me more,” they say innerly and go back to their work smiling.

Sunday 20 May 2012

İstanbul'da kalbimi bıraktım -- I left my heart in Istanbul

Ben İstanbul'da çok güzel vakit geçirdi.
Olsa da turizm sezonu en üstüne. Orada hoş vakit başardı.

Ben birkaç kitap aldım, Tenten dört başlık dahil.

--


I had a great time in Istanbul.
Although it was peak of the tourist season I managed to have a nice time there.

I bought a few books, including four titles of Tintin.

Sunday 6 May 2012

Nihayet İstanbul'da -- Istanbul at last

Ben iki gün önce buraya geldi. Ben Sultanahmet'teki alanında bir hostel kalmak.Yeri temiz, güzel çevre ve personel süper cana yakın ve yardımsever olduğunu :)

Perşembe günü geldiğimde, biraz jet-gecikmeli de oldu. Bu yüzden çok göze vermedi.Hosteli yanında küçük bir çarşı vardır. Orada yemeğim yedik. Ben kamera için kablo bağlamadan getirmeyi unuttum, bu yüzden daha sonra benim fotoğraf yayınlayacağız.

Cuma günü, ben Aya Sofya günün ilk yarısında geçirdiği ve günün geri kalanında çarşıları keşfetmek.Ertesi gün hosteli aynı odayı paylaştığı diğer iki arkadaş bir araya geldi ve biz Boğaz'da bir vapur turu aldı.

Bugün Ortaköy'de bir pazar günü pazara gitmek ve belki daha sonra bir Türk hamamı deneyin planlıyoruz.

--

I arrived here two days ago. I stay in a hostel at the Sultanahmed area. The place is clean, nice environment and the staff is super friendly and helpful :)

On the Thursday when I arrived, I was still a bit jet-lagged. So I didn't venture far. There is a small bazaar near the hostel. I had dinner there. I forgot to bring connecting cables for my camera, so I will post my pictures later.

On Friday, I spent the first half of the day in Aya Sofia and the rest of the day exploring the bazaars. The next day I met two other friends who shared the same room at the hostel, and we took a ferry tour along the Bosphorus.

Today we plan to go to a Sunday market at Örtaköy and maybe later try a Turkish bath.

Monday 12 March 2012

Seyahat planlama; İstanbul, işte geldim! - Travel planning; Istanbul, here I come!











Ben Mayıs ayında İstanbul'a gitmek için bir plan.

Heyecanlıyım. Ben de Sultanahmet'teki tarihi yere yakın kalacak bir yer bulundu.

Bir hafta kalacağım.


--

I plan to go to Istanbul in May.

I am excited. I found a place to stay near historic sites in Sultanahmed.

I will stay for one week.

Sunday 11 March 2012

Bir Zamanlar Anadolu'da -- Once Upon a Time in Anatolia

Film fragmanı izlemek için buraya tıklayın

Ilginç bir film, yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın bir başyapıt. Hikaye bir cinayet soruşturması etrafında inşa edilmiştir. Filmin (neredeyse 3 saat) uzun, bir çok Anadolu kırlarda zengin çok-geniş açı çekimleri.

Ne bu filmde inanılmaz ilginç karakterler topluluğudur - sabırsız polis memuru, birçok kez işemek durur savcı ve değerli küçük hikayeler ve anekdotlar geniş bir koleksiyon - ana hikaye için görünüşte ilgisiz. Ana karakter, sonunda doktor (Muhammet Uzuner) onun insan tarafı gösterdi, kariyerini riske ile bir yetim çocuk için onun sempati.

--

To watch the movie trailer, click here

An interesting movie, a masterpiece by director Nuri Bilge Ceylan. The story was built around a murder investigation. The film is long (almost 3 hours) with a lot of rich very-wide shots of the Anatolian country side.

What's amazing in this film is the collection of quirky characters - the impatient police officer, the prosecutor that stops many times to pee, and a wide collection of precious mini stories and anecdotes -- seemingly unrelated to the main story. The main character, the doctor (Muhammet Uzuner) in the end showed his human side by risking his career with his sympathy for an orphan boy.

Friday 10 February 2012

Endonezya'nın Dağı Lokon volkan patlak verdi -- Indonesia's Mount Lokon volcano erupts

Bugün, ben bir gazeteci olarak, bir arkadaş yerine. Bu benim yazmıştı:

Endonezya'nın Dağı Lokon volkan patlak verdi

Jakarta (dpa) - Endonezya'nın Sulawesi adasında Dağı Lokon yanardağ gürültülü bir patlama ile Cuma günü erken saatlerde patladı ve kül 2 püsküren gökyüzünde kilometre, devlet haber ajansı Antara bildirdi.

1.578 metrelik yanardağın yerel saatle duyuyorum 08:20 (0020 GMT) patlak veren, ancak can kaybı bildirilmedi.

"Bu sabah patlak vermeden önceki volkanik faaliyet dünden beri artmakta olan" Warno, bir volkan gözlem personeli, şeklindeki sözleri kaydedildi. "Kül-duman bulutunun yüksekliği yaklaşık 2000 metre olduğu tahmin edilmektedir," Birçok Endonezyalılar sadece bir isim tarafından gider gibi Warno dedi.

3,5 kilometrelik yarıçap içinde krater doğusunda sakinleri evlerini boşaltmalarını tavsiye edildi, Volkanoloji ve Jeolojik Afet Azaltma Merkezinde kendi web sitesinde söyledi.

Endonezya takımadaları Batı Pasifik Ateş sismik olarak aktif Yüzük boyunca yayılan ve volkanlar dünyanın en yüksek yoğunluğa sahiptir. Onun 500 volkanlar, 128 aktif ve 65 tehlikeli olarak listelenir.

Dağı Lokon en son Aralık ayında, geçen yıl birkaç kez patladı, ama can kaybı olmadı.
dpa nas cdleri ses
Yazar: NS

---


Today, I substitute a friend as a reporter. This was what I wrote:

Indonesia's Mount Lokon volcano erupts =

Jakarta (dpa) - Mount Lokon volcano on Indonesia's Sulawesi island erupted early Friday with a loud explosion and spewing ash 2 kilometres up in the sky, state news agency Antara reported.

The 1,578-metre volcano erupted at 8:20 am local time (0020 GMT), but no casualties were reported.

"Volcanic activity had been increasing since yesterday before it erupted this morning" Warno, a volcano observation staff, was quoted as saying. "The height of the ash-smoke plume is estimated to be about 2,000 metres," said Warno, who like many Indonesians goes by only one name.

Residents to the east of the crater within a 3.5-kilometre radius have been advised to vacate their homes, the Centre of Vulcanology and Geological Disaster Mitigation said on its website.

The Indonesian archipelago is spreading along the seismically active Ring of Fire in the western Pacific, and has the world's highest density of volcanoes. Of its 500 volcanoes, 128 are active and 65 are listed as dangerous.

Mount Lokon erupted several times last year, most recently in December, but there were no casualties.
dpa nas cds ses
Author: NS

Thursday 9 February 2012

Bizim Takvim - Our Calendar

Burada birden fazla takvim vardır. genel Gregoryen takvimi dışında, yerel ve diğer takvimler vardır.

Bugün Perşembe, Şubat 9, 2012 olduğunu. Bu Khamis, Arap takvimindeki 16 Rabiul-evvel 1433 Hicri olduğunu. Cava Takvimde, gün "Pon" ve tarih 16 Mulud 1945 olduğunu. Çin takvimine yılında Ejderha Yılın, 18 Chia Gwee 2563 olduğunu.

Diğer kabileler ve etnik kökene sahipayrıca kendi takvim var. Endonezya'da, biz ulusal bayram olarak dört yeni yılını kutlamak: batısındaki takvim, Arap, Çinli ve Hindu.

--

There are more than one calendar here. Other than the common Gregorian calendar, there are local and other calendars.

Today is Thursday, 9 February 2012. It is Khamis, 16 Rabiul-awwal 1433 Hijriah in the Arab calendar. In the Javanese calendar, the day is "Pon" and the date is 16 Mulud 1945. In the Chinese calendar it is 18 Chia Gwee 2563 of the Dragon Year.

Other tribes and ethnics also have their own calendar. In Indonesia, we celebrate four new years as national holidays: the western calendar, Arab, Chinese and Hindu.

Monday 6 February 2012

Karbon vergisi ile aynı fikirde misiniz? -- Do you agree with carbon tax?

http://ekonomi.haberturk.com/airport/haber/713166-karbon-savasi

İnsanlar gerekliliği ve ticaret arasında bir denge arıyoruz. Karbon ticareti bir tartışma. İnsanlar atmosfere bırakın karbon miktarı ödemek zorunda.

Ekstrem hava iklim değişiklik sebepti. Ama insanlar onların yaşam biçimini değiştirmek için kolay değildir.

Bu soruna iyi bir çözüm var mı?

--

People are looking for a balance between necessity and trade. Carbon trading is a controversy. People have to pay the amount of carbon they release to the atmosphere.

Climate change is causing extreme weather. But it is not easy for people to change they way of life.

Is there a good solution to this problem?

Sunday 5 February 2012

Hafıza kartları - Flash cards

Everyday Language Learner web sitesinde bu yeni post yararlı olabilir.

Dil öğrenme ipucu: Etkili kağıt bilgikartları kullanma.

Özet olarak, öneri kartları üç sütuna bölmek için. Bir yeni kelimeler, zaten bildiğiniz kelimeler için bir, ve kelimeler için iyi bildiğiniz.

Ben biraz daha farklı benim kartları kullanın. Her kart için tek bir kelime değil, ama aynı zamanda ilgili sözleri. Yani, ben dernek tarafından kelimeleri öğrenim.


--

This new post at the Everyday Language Learner website may be helpful.


In summary, the suggestion is to divide the cards into three piles. One for new words, one for words that you already know, and one for words that you know well.

I use mine slightly differently. I don't only use one word for every card, but also include related words. So, I learn words by association.

Friday 3 February 2012

Sorun dinleme - Problem in listening

Bugün, dinleme alıştırmaları çalıştım. Ben bir sorun var farkında. Belki, yeterince alıştırmaları yapmak vermedim. Bu iyi değil. Sözcük bilgimi inşa etmek için çalışıyor çok fazla odaklı oldu.

Ben Türkiye'de değilim. Bu dinleme pratiği zor olacaktır. Dinlemek için ekstra bir çaba varım. Görünüşe, şarkılarını dinlerken yeterli değil. Kısa filmler, röportajlar, ve diğerleri daha çok dinlemek zorundasın.


--

Today, I tried listening exercises. I realise I have a problem. Maybe, I did not do enough exercise. This is not good. I was focusing too much on trying to build my vocabulary.

I am not in Turkey. It will be difficult to practice listening. I have to make extra effort to listen. Apparently, listening to songs is not enough. I must listen more to short films, interviews, and others.

Tuesday 31 January 2012

Komodo: Kocaman Kertenkele - Komodo: Giant Lizard

Komodo (Varanus komodoensis) çok eski bir hayvandır. Büyük bir kertenkele olduğunu. Dünyanın en büyük, ve sadece Komodo ada ve bazı yakın adaları bulunmaktadır.

Komodo Adası Doğu Endonezya yer almaktadır. Bu kertenkele son 900.000 yıl orada yaşıyor.

Komodo Adası çevresinde deniz, aynı zamanda tüplü dalış için de ünlüdür.

--

Komodo (Varanus komodoensis) is an ancient animal. It is a large lizard. The largest in the world.
and it only exists in Komodo island and some islands nearby.

Komodo Island is located in Eastern Indonesia. The animal lives there for the past 900000 years.

The sea around Komodo Island is also famous for scuba divıng.


Thursday 26 January 2012

Türk filmi: Sır Çocukları -- Turkish film: Children of Secret



Click here to see the trailer/Treyler görmek için buraya tıklayınız

On yaşında Cemil onu ve annesini işkenceler kim, üvey babası uzak çalışır. İstanbul'da sona erer ve Veli, bir çete lideri, şaşırtıcı genç Cemil korumak ve onu geri göndermek için yeterli para bulmak için çalışır karşılar. Bu arada Cemil'in annesi Münevver oğlunu bulmak için İstanbul'a gelir.

Bu film gerçek bir sorun altını çiziyor. Aile içi şiddet gibi pek çok sorun neden olur. Çocuklar aşk değil şiddet alması durumunda, bu yüzden sorumlu yetişkin kadar büyüyebilen.

--

Ten-year old Cemil runs away from his stepfather, who tortures him and his mother. He ends up in Istanbul, and meets Veli, leader of a gang, who surprisingly tries to protect young Cemil and find enough money to send him back. In the mean time Cemil's mother Münevver comes to Istanbul to find her son.

The film is highlighting a real issue. Domestic violence causes many problems like this. Children should receive love not violence, so they can grow up to be responsible adults.

Wednesday 25 January 2012

Türkiye'den gelen bir mektup -- A letter from Turkey

Bugün, Türkiye'den gelen bir mektup aldım. Eski moda posta kutusuna bir mektup. Mektup göndererek, kayıp bir sanat.

Gönderen İzmir'de bir beyefendi. O benim geç dedesi bir arkadaş. Onun seksenli olmalıdır. Dedem ölümünden sonra ailem ile temas halinde tutulur. O ve annem düzenli olarak her bayram tebrik kartları gönderebilirsiniz.

Ona bir mektup göndererek çalıştım. Türkçe öğrenme olduğumu söyledim. Ben bir yanıt aldığınızda surpised ve mutluluk duyuyorum. Bana şans diledi: "Derslerinde başarılar, ve ben Vesile gözlerinden öperiz." Çalışmaları ile başarı ve ben burada gözlerinizi öpücük.

"Onların gözünde birisi öpüşme" ifade sevgi. Bir ebeveyn, çocuklarını sevginin bir işareti olarak öpecekler.

--

Today, I received a letter from Turkey. A old-fashioned letter in the mail box. Sending letter is a lost art.

The sender is a gentleman in Izmir. He is a friend of my late-grandfather. He must be in his eighties. He kept in touch with my family after my grandfather died. He and my mother regularly send greeting cards every bayram.

I tried sending him a letter. I told him that I am learning Turkish. I am surpised and happy when I received a response. He wished me luck: "Derslerinde başarılar, ve ben vesile gözlerinden öperiz." -- Success with your studies, and I hereby kiss your eyes.

"Kissing someone on their eyes" is an expressing affection. A parent will kiss their children as a sign of love.

Sunday 22 January 2012

Sokak sanatçıları - Street artists

Jakarta birçok sokak müzisyenleri vardır.
Bazı çok iyi ve bazı kötü.
Bu üzücü, çocukların küçük para için şarkıcı bir sürü vardır.

Ama onlar çok yaratıcı.
Onlar sıradışı şeyler araçlar olun.
Resimde, bongo benzeri bir alet, PVC borular, kauçuk levha kaplı yapılır.

--

There are many street musicians in Jakarta.
Some are very good and some are bad.
It is sad, there are a lot of children singing for small money.

But they are very creative.
They make instruments from unusual things.
In the picture, the bongo-like instrument was made from PVC pipes, covered with rubber sheets.

Saturday 21 January 2012

Gong Xi Fa Cai - Happy New Year

Mutlu Ay Yeni Yılı!

Endonezya, dünyada, bir takvim yılı içinde dört yeni yılını kutlamak tek ülke olabilir. Tüm milli bayramlar.

Endonezya'da, çoğunluğu Müslüman. Ama aynı zamanda Çin Yeni Yılı ve Hindu Yeni Yıl kutluyoruz.Diğer iki Gregoryen ve Müslüman takvimdir.

Pazartesi günü, Çin Yeni Yılı kutlamak. Bu yıl Ejderha yıl.


--

Happy Lunar New Year!

Indonesia may be the only country in the world that celebrate four new years in one calendar year. All national holidays.

The majority of Indonesia are Muslims. But we also celebrate the Chinese New Year and the Hindu New Year. The other two is the Gregorian and Muslim calendar.

On Monday, we celebrate the Chinese New Year. This year is the year of the Dragon.

Wednesday 18 January 2012

Jakarta Jakarta




















Jakarta yaşıyorum. Endonezya'nın başkenti. Insanlar fazla onbir milyon Jakarta yaşıyor.

Trafik bir sorun. Şehir otorite aptal. Hiçbir iyileştirme yapıldı. Trafik çok zaman boşa. Evde çalışmak için daha iyi olur.

Cakarta her zaman sıcak. Bazı insanlar çok zengin. ve bazı insanlar çok fakir. Ama herkes Jakarta yaşamak istiyor

--

I live in Jakarta. It is the capital city of Indonesia. More than Eleven million of people live in Jakarta.

Traffic is a problem. The city authority is stupid. No improvement was done. Much time is wasted in traffic. It is better to work at home.

Jakarta is always hot. Some people are very rich and some people are very poor. But everyone wants to live in Jakarta



Tuesday 17 January 2012

Ben pişirme seviyorum - I love cooking

This is my first attempt to translate from English to Turkish without Google Translate :) You may comment/correct my work. Thanks!


Çok çeşitler yemek yapıyorum. Ben kendime ekmek yapayım. Bir zaman, ben sandviçler yaptı ve arkadaşlarım bunları satmak. Ekmeğim seviyorlar, dedi. Şimdi, ben pişirme bir kez bir hafta ve bunları satmak. Ben erken sabah uyanmak ve ekmek yapayım. Çalışma yolunda, ben teslim ediyorum.


I make many kinds of food. I enjoy making bread. Once, I made sandwiches and sell them to my friends. They said, they like my bread. Now I bake once a week and sell them. I wake up early in the morning and make bread. On the way to work, I deliver them.

Sunday 15 January 2012

Eğitim tekerlek -- Training wheel

Şimdiye kadar, bu blogu tüm Türkçe Mesajları Google Translate ile çevrilmiştir. İngilizce, geri çevirmek ve biraz mantıklı görmek için zaman ayırın. Ben bu süreç içinde öğrenebilirsiniz umuduyla. Bu cümleler basit bir neden. Düşük yeterlik düzeyinde, ama bir acemi olarak değil, karmaşık düşüncelerini ifade etmek için mümkün olmadığı için hayal kırıklığı bu hissi geliyor. Ben iyi bir tartışma gibi. Ben kendimi tartışmalara girişme isterim. Ancak, sabır, Çekirge...

Bir eğitim tekerler gibi, Google Translate gidelim korkuyorum. Çok yararlı olur. Ama aynı zamanda, öğrenme sürecinin bağımlısı ve sürebiliyor. Yavaş yavaş, ben denemek ve kendi cümlelerini tercüme etmek gerekir.

Öğrenmeye başladığımdan beri 4 ay olmuştur. Ben, ilk iki ay boyunca sadece bir kelime keşfetmek bir gün yaklaşık 8 saat boyunca sözlüğümde bina. Ancak bundan sonra dilbilgisi nasıl çalıştığını öğrenmeye başladı.

Kelimeler tuğlaları gibidir, onları bir araya bağlayan dilbilgisi çimento. Bu nedenle dilbilgisi sizi korkutmak izin vermeyin. Sadece geçenlerde Özne-Nesne-Fiil yapısı asmak olsun. Özne-Fiil-Nesne dil yapısı için kullanılır. Endonezya dili de bu yapı geçerlidir. Bu fikirlerin ifade etmenin bir başka yolu alışmak zaman alır.

--

So far, all the Turkish posts in this blog are translated with Google Translate. I take time to translate it back to English and see if it somewhat make sense, hoping that I can learn in the process. That's why the sentences are simple. At a low proficiency level, but not quite a beginner, comes that feeling of frustration for not being able to convey complex ideas. I like a good debate. I would want to engage myself in discussions. But, patience, Grasshopper...

Google Translate is like a training wheel that I am afraid to let go. It is useful. But at the same time, you can get addicted and hinder the learning process. Slowly, I have to try and translate my own sentences.

It has been about 4 months since I started learning. During the first two months I spent about 8 hours a day just discovering words, building my vocabulary. Only after that I started to learn how the grammar works. Words are like bricks and grammar the cement that bind them together. So don't let the grammar daunt you. Only recently I get the hang of the Subject-Object-Verb structure. We are used to the Subject-Verb-Object language structure. Indonesian language also applies this structure. It takes time to get used to another way of conveying ideas.

Parmak ucunda bilgiler -- Information at your finger tips

Dil öğrenme kendinizi çoğu kez Açığa. Sizi ilgilendirmez ne olduğunu bulun. Benim için, yemek yapmak ve müzik dinlemek. Ben bir gazeteci olarak çalıştı. Eski alışkanlıklar zor ölür. Dünyada ne olup bittiğini bilmeden, beni yalnız hissediyorum ve biraz aptal yapar. Twitter, ben Türk haber ajanslarına abone. Başında, tweets hakkında hiç ip ucunuz var. Bir süre sonra, başlıkları mantıklı başladı. Bir zamanlar, ben bir Türk haber ajansı, benim kendi ülkesinde büyük bir deprem hakkında bilmek!

İfade kitap ve kullanışlı bir sözlük her zaman faydalı.Bu nedenle bir sözcük düşünmek ve Türkçe söylemek nasıl merak anında arama yapabilir. Ancak, her zaman yararlı değildir. Tureng popüler bir online sözlük sitesini, ama benim telefon erişemez. Peki cep olduğumda Word Reference kullanın.

Ben benim akıllı telefon olmadan ne yapacağını bilmiyorum. Benim telefon her şeyi var. Online sözlükler ve arama motorları kullanabilirsiniz. Ben de tüm müzik hurda ve Türk müziği, bu gün sadece müzik dinlemek benim telefon paketi.

Şimdi müzik hakkında, bütün gün müzik hakkında konuşabilir. Ben Türk müziği hakkında varın bir şey, üzücü sözleri. Hepsi üzgün olduğunu, ancak benim araştırdığım en hüzünlü şarkılar!
Aslında hüzünlü şarkıların bir hayranı değilim. Bunun bir sebebi olmalıdır. Türklerin zayıf insanlar değildir, bu yüzden hüzünlü şarkıları neden?

Batak, Kuzey Sumatra bölgesindeki bir kabile hatırlatıyorum. Onlar hüzünlü şarkılar benzer bir düşkünlük var. Batak insanlar zayıf değildir. Onlar sert konuştuğunda oldukça yalındır insanlar, çalışma ve. Onlar sert konuştuğunda çok yalındır insanlar çalışıyor.

Iş yerinde, Türk radyo dinleyin. Aralarından seçim yapabileceğiniz bir kaç online radyo vardır. Ben sık sık TuneIn. Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin radyo istasyonlarını dinleyebilirsiniz.


--

Expose yourself most times to the language you are learning. Find what is of interest to you. For me I love listening to music and cooking. I use to work as a journalist. Old habits die hard. Not being updated on what is going on in the world makes me feel lonely and somewhat stupid. On twitter, I subscribe to Turkish news agencies. In the beginning I have no clue what the tweets are about. After a while the headlines started to make sense. At one point I learned about a big earthquake in my own country from a Turkish news agency!

It is useful to have a phrasebook or a dictionary handy at all times. So when you think of a word and wondered how to say it in Turkish, you can instantly look it up. However, it is not always practical. Tureng is a popular online dictionary site, but my phone can't access it. So when I'm mobile I use Word Reference.

I don't know what I would do without my smartphone. I have everything on my phone. I use online dictionaries and search engines. I also scrap all music and pack my phone with Turkish music, the only music I listen to these days.

Now about music, I can talk all day about music. One thing that stikes me about Turkish music is the sad lyrics. Not all of them are sad, but most of the ones I discover are all sad songs! I am not naturally a fan of sad songs. There must be a reason for this. Turks do not strike me as weak people, so why the sad songs? This reminds me of the Batak, a tribe in North Sumatra that has a similar fondness of sad songs. However, Batak people are not weak. They are hard working people and very straight forward when they talk.

When I am working, I listen to Turkish radio. There are a few online radios you can choose from. I frequent TuneIn. You can listen to radio stations in Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakir, Eskisehir, Gaziantep, Istanbul, Izmir, Kayseri, Konya, Mersin.


Saturday 14 January 2012

Her şeyi taklit - Parrot everything

Her Cumartesi, Fransız Kültür Merkezi ile benim 70 yaşındaki annesi gitmem. O son 10 yıl ya da öylesine sadık Fransızca dersi aldı.

1991 yılında babam öldükten sonra, o 47 yıl önce evlendikleri zaman durdu, annesi Fransız öğrenmek istediğini söyledi. O çok çalışkan, o her şeyi not almak, hemen her gün pratik ve o artık öğretmek mümkün olacağını hayal olur.

Ne yazık ki onun için, o işitme zordur. Yani, hatta onun işitme giymek durumunda, onu, örneğin bir film izlemek için zordur. Evde, TV5 France ve RTF erişebilirsiniz, ama o takip değil.

Taklit eden bir yabancı dil öğrenme önemli bir unsurdur. Başlangıçta size ne söylediğini anlamıyorum bile, her şeyi taklit, çalışmaya devam. Okuyabileceğiniz yüksek sesle her şeyi okuma, telaffuz pratiği: haberler makaleler, reklamla, duyurular, şarkı sözü ...

Kendini-öğretim sitesi kullanıyorum bir konuşma kendi kendine kayıt telaffuz pratiği bir tesis var. Sonra diğer yerel kullanıcılar yorum için kayıt online olarak gönderebilirsiniz. Sadece kendiniz için bir dilde konuşma, dinleme, oldukça cesaret verici, kendimi bahsediyorum bilmiyorum rağmen!

--

Every Saturday I take my 70 year old mother to the French Cultural Centre. She took French lessons faithfully for the past 10 years or so.

After my father died in 1991, mother said she wanted to pursue something that was stalled when she got married 47 years ago: to learn French. She is very diligent, she take notes of everything, practice almost everyday and you would imagine she would be able to teach by now.

Unfortunately for her, she is hard of hearing. So even if she wear her hearing-aid, it is difficult for her to follow a film for instance. At home we can access TV5 France and RTF, but she couldn't follow.

Mimicry is a big part of learning a foreign language. In the beginning, parrot everything, even if you don't understand what you are saying, plough on. Practice your pronounciation, read out loud everything you can read: news articles, advertisements, announcements, song lyrics...

In this self-teaching website I am using, they have a facility where you practice your pronounciation by recording your self in a conversation. Then post the recording online for other native users to comment. Just listening yourself speaking in the language is quite encouraging, although I myself don't know what I am talking about!

Mutlu haftasonu - Have a good weekend

Mutlu haftasonu, sevgili dostlar...

Şimdi, Jakarta'da sonsuz yağmur yağıyor. Yatak örtüsü yukarı çekin ve uyku istiyorum.

Ancak, zaman israfı değil. Bu pratik ve pratik için iyi bir fırsat.

--

Have a good weekend, dear friends

At the moment, it is raining endlessly here in Jakarta. I would like to pull up the bedcovers and sleep.

But, let's not waste time. It is a good opportunity to practise and practise.

Friday 13 January 2012

Yardım alın - Get help

Yeni bir dil öğrenirken o dilin konuşulduğu yerin kültürünü ve tarihini öğrenmek için yararlıdır. Aynı zamanda gereklidir.

Kendinizi bırakın. Ben öğrenmeye başladığımda, Türk Büyükelçiliği olarak adlandırılan ve şehir bir kültür merkezi olup olmadığını sormak.

Kendinizi bırakın. Ben öğrenmeye başladığımda, Türk Büyükelçiliği olarak adlandırılan ve şehir bir kültür merkezi olup olmadığını sormak. Telefona cevap kadın yararsız oldu. Hiçbir kütüphane? Hayır, dedi. Hiçbir çözüm? Hayır! Aiiiih ...

Ben iki ülke arasında büyük bir ticaret hacmi olduğunu biliyorum. Orada çok Türk restoranları şehirdeki ve büyük bir deprem olduğunda, arama-kurtarma uzmanları uçmak için ilk olacak. Peki nerede bu Türkler saklanıyor?

Ben şu an için karar verdi, ben sadece internet üzerinden güvenmek zorunda.

--

When learning a new language it is useful, if not necessary, to learn about the culture and history of the place it is spoken.

Immerse yourself in it. When I started to learn, I called up the Turkish embassy and ask whether they have a cultural centre in town. The woman on the otherside of the phone was useless. No library? No, she said. No solutions? No. Aiiiih...

I know there is a big trading volume between our two countries. There are a few Turkish restaurants in town and their search-and-rescue experts will be the first to fly in when there is a big earthquake. So where are these Turks hiding?

I decided for now, I just have to rely on the internet.

Yola devam - sustain, don't quit

bir iyi üçresiz e-kitabi


Thursday 12 January 2012

Neden Türkçe - Why Turkish

Bir noktada benim ve ablamın biz erken bunama kaçınmak istiyorsanız, beynimizin daha fazla stimülasyon ihtiyaç olduğunu fark etti.

Eh, bu biraz aşırı dramatize. Ama biz 40 yaş aşkın devam ederken, biz beynimizde için sert bir meydan okuma ihtiyacı olduğuna karar. Yabancı bir dil öğrenmek, bize zor düşündürüyor.
Yapısı tamamen farklıdır, çünkü Türkçe idealdir.

Arapça kabul edilen bazı kelimeler hariç, kelime en çok farklıdır. Teorik olarak, bir Hint-Avrupa dil öğrenmek için daha kolay olurdu. Ama hayır. Ben Türk seçin ve ablam Kore seçin.

Benim tercihim tamamen şans eseri değildi. Ben bu uzak topraklarda hikayeleri ile büyüdüm.
Dedemin babası, Türkiye'de eğitim gördü. O 12 yaşında Jakarta sol ve yaklaşık 7 yıldır İstanbul'da okudu. O, onun çocukları, dedem Türkçe konuşuyordu.

Dedem ona Türkçe konuşan babası tarafından yetiştirildi. O bizim ailenin çocuğu olarak onunla birlikte Türk kültürünü de getirdi. Biz hiçbir Türk kanı var. Türkiye'ye giden büyük büyükbabam, Tarım, Yemen'de doğdu. Yani benim anne tarafından büyükbabası ilk nesil göçmen oldu.

Malay daha, Türkçe, Fransızca, Arapça, İngilizce ve Hollandaca konuştu ve o da İbranice okudu.
Ayrıca, konuşma dili Mandarin, Urduca ve yerel Malay ve Sundaca konuştu.

O bir ilham kaynağıdır.

Ben her zaman dillerde ilgi var. İngilizce, çok erken tanıtıldı. Benim dedesi bana İngilizce konuşan bir okulda kayıtlı zaman 3 yaşında idi. Lise, Rusça ve Almanca okudu, ama uzun süre değil. Ben kolayca sıkılabilir.

Ancak dil öğrenme genç kolay olduğu gerçeğini kanıtlamak için, ben, birkaç ay Rus dersleri aldı rağmen. Ben bugüne kadar hala Kiril okuyabilirsiniz. Ben, çok sayıda sözcük hatırlamıyorum ama harfleri hatırlıyorum.

Birkaç yıl önce ben Mandarin öğrenmeye çalıştım. Öğrenme stratejisi yanlış. Ben herhangi bir kelime hatırlamamaktadır. Almanca, Fransızca ve İtalyanca ile aynı gidiyor.

Şimdi Türkçe ile tüm farklı. Kaynakları, önümde, öğrenmek için daha sonra benim için hiçbir mazereti yoktur olmalıdır. Benim sorun şimdi benim dinleme ve konuşma becerilerini geliştirmek.

--

At one point me and my sister realised that our brains need more stimulation if we want to avoid early dementia.

Well, that's a bit overdramatising but we decided that we need a tougher challenge for our brains as we go over 40. Learning a foreign language makes us think hard. Turkish is ideal for me because its stucture is totally different. Most of the vocabulary, save for some words adopted from Arabic, are very different. Theoretically, it would be easier to learn an Indo-European language. But no. I choose Turkish, and my sister choose Korean.

This choice was not entirely by chance. I grew up with stories from this distant land. My grandfather's father was educated in Turkey. He left Jakarta at the age of 12 and studied in Istanbul for about 7 years. He spoke Turkish to his children, my grandfather.

My grandfather was raised by his father who at the time spoke Turkish to him. He also brought with him Turkish culture into our family. We have no Turkish blood. My great-grandfather who went to Turkey was born in Tarim, Yemen. So my maternal grandfather was a first-generation immigrant.

Other than Malay, he spoke Turkish, French, Arabic, English and Dutch, and he read Hebrew as well. He also spoke colloquial Mandarin, Urdu and our local Malay and Sundanese.

He is a source of inspiration.

I have always been interested in languages. English was introduced very early, I was 3 when my grandparents enrolled me in an English-speaking school. In highschool I studied Russian and German, but not for long. I was easily bored.

But to demonstrate the fact that language learning is easier when you are younger, although I took Russian lessons for a few months, I can still read Cyrillic until today. I don't remember many words, but the letters are still stuck in my head.

A few years ago I tried to learn Mandarin. The learning strategy was all wrong. I also didn't end up remembering any words. The same goes with German, French and Italian.

Now with Turkish it's all different. The resources are in front of me, then there should be no excuses for me not to learn. My challenge now is to develop my listening and speaking skills.

Kaynakları - Resources

Önce bir öz-öğretim web sitesi bulundu.
Bu kaynaklara erişim dil öğrenme önemli olduğu doğrudur

Ben çok genç yaşta öğrenmeye başladığımdan beri İngilizce ile kabul aldı.
Tahmini bir yeterlilik düzeyine ulaşmak için 1000 saattir. Ben bir gün 2 saat ayırmanız
sonra umarım yaklaşık bir yıl içinde iletişim kurmak mümkün olacak.

İşte kitaplar listesi:



Web siteleri:

Ücretsiz dil öğrenme: busuu.com

Sonraki önemli şey, etkileşim
Kulağa geldiği kadar kolay değil.
Size yardımcı olacak arkadaş bulmak kolay değildir

Bu üzücü, insanların Türkçe öğrenme sadece bir erkek arkadaş bulmak için olduğunu düşünüyor.
Hayır. Ben gerçekten dilini ve kültürünü öğrenmek istiyorum.
Böylece, kadın arkadaş olmak için daha kolay olur.
Ben başarılı değilim, şimdiye kadar.

--

First I found a self-teaching website.
It is true that access to resources is crucial in language learning

I took it for granted with English, since I started learning at a very young age.
The estimate is 1000 hours to reach a proficiency level. If I dedicate 2 hours a day
then hopefully I will be able to communicate in about one year.

Here is the list of books I have:

Websites that I frequent:

Free language learning: busuu.com

The next important thing is to interact
It is not as easy as it sounds
Finding friends that will help you is not easy

It is sad, people think that I learn Turkish only to find a boyfriend.
No. I truly want to learn the language and culture.
This is why I prefer to make woman friends.
I have not been successful until now.

Merhaba - Hello

Bu bir meydan okuma olarak başladı. Sonra bir hobi, bir saplantı haline geldi.

Ekim 2011 yılında Türkçe öğrenmeye başladı. Yavaş yavaş, ben, bazı kelimeleri öğrendim,
ancak sınırlı bir süre, benim gelişimi çok yavaş.

Şimdi, benim okuma becerileri biraz büyümüş olsa da
Ben hala bana bu blogu yazmaya yardımcı olmak için Google Translate kullanarak

Türkçe ve İngilizce olarak yayınlayacağız, durumunda, sadece benim Türkçe anlaşılabilir değildir


--

It started out as a challenge
Then a hobby became an obsession
I started learning Turkish in October 2011
Slowly, I learned some words,
but, limited time made my development very slow

Now, although my reading skills had somewhat grown
I am still using Google Translate to help me write this blog
I will post both Turkish and English
just in case my Turkish is not understandable